6 Mayıs 2015 Çarşamba

Fanusun Dışı Hayatlar...





Günün yorgunluğu nasıl da çökmüş üzerime. Trafik desen berbat durumda. Güneş tam göz bebeğimin içine vura vura ilerlemeye çalışıyordum. Radyoda Ayna'nın çok eski bir şarkısı...Keyifli Hatun! Keyifli hatunum evet lakin keyifsizim dün geceden beri. Her ne kadar aklıma getirmemeye çalışsam da, gözümün önünden gitmiyor gördüklerim. 

Acilin önünde bir sigara yakmış gelen geçene bakıyor, olanları algılamaya çalışıyordum. 55 yaşında, kadın. Batında yoğun kanama var, tansiyon 21/14 acil bir şeyler, bir şeyler. Kadın hiç konuşmasa da yüz ifadesinden, inlemesinden ne kadar acı çektiği anlaşılıyordu. Gelen ambulansların ardı arkası kesilmiyordu, sanki bütün İstanbul tek bir hastaneye geliyor sandım. Bir tane daha geldi bizim olduğumuz acil müşade odasına. 37 yaşında, erkek. Öyle zayıf ki sanırsın Afrikalı. Kollarında dövmeler var. Üstü başı virane halde, kendisi de öyle. Şizofreniye bağlı psikosomastik kriz ve uyuşturucu kullanımı. Kalbi durmuş, şok cihazıyla hayata döndürüyorlar. Tanrım! Nerdeyim ben? Daha 1 saat oldu buraya geleli. Ardı arkası kesilmeyen ambulans sesleri yankılanıyor duvarda. Odada 9 hasta var 9.su yer olmadığından sedyesi odanın ortadına çekildi. 17 yaşında, erkek. Çamaşır suyu içmiş. Acil doktoru bunu söylediğinde yüzümdeki ifadeyi ben de görmek isterdim.. Hey allahım, ne zorun var be? Amacın ne? Yan oda daha fena, ağır yaralılar..Kan revan odası diyor oraya bizim odadaki acil doktoru. Başka bir devlet hastanesinden yönlendirilen bir kurşunlanma vakası oraya getiriliyor. Odanın kapısında polisler bekliyor. Bir süre bağırış, çağırış geliyor odadan.  Sonra uzunca bir süre sessizlik. Bir anda ağıtlar duyuyorum. Yakınları gelmiş belli, almışlar acı haberi... Buraya geleli yaklaşık 4 saat oldu. Artık uyuşmuş gibi hissediyorum. Halimi gören acil doktoru beni odadan çıkartmak için bir sigara uzatıp, gel kapıya çıkalım diyor. Birer çay alıp ambulansların park yerinin arkasındaki bankda oturuyoruz. Ağzımdan kelime çıkmıyor. Boş gözlerle hastanenin bahçesine bakıyorum. Gece 23:30 suları.. Bahçe bile ne kadar karanlık. 

-ilk defa mı görüyorsun bunları?
-Evet, yani bilmem, sanırım..
-Gördüklerin inan hafifti! Diyor. Sesindeki bıkkınlık, yorgunluk ifadesiyle..
-Bu kadarı bana yetti! Diyorum.. Bu kadarı bana yetti...

En az 150 hasta görmüşümdür 4 saatte.. İntihar, uyuşturucu, kurşunlanma, kalp krizi, kanser, bir bir önümden geçiyorlar..

Bir yakınımın kızının rahatsızlığı sebebiyle gitmiştik acile. Annesi aradığında öyle ağlıyordu ki ne söylediğini anlayamadan fırlamıştım evden. 4lüleri yakarak, bütün trafik kurallarını hiçe sayarak, 10 dakikada gelmişim Sefaköy'den Bakırköy'e. Nasıl geldiğimi inanın hatırlamıyorum. 14 yaşındaki güzeller güzeli kız, yanlış arkadaşlar sonucu, kullanım yaşı 10'lara inen uyuşturucu bir madde almış. Annesi, abisi perişan. Nasıl bir acıdır o annenin gözlerindeki. Tek sorduğu soru "nasıl iyileşecek?". Korkusu, acısı öyle karışmış ki birbirine ayakta durmakta güçlük çekiyordu. "Hayatta her şeyi yutarsın da bir tek evladına dayanamazsın" dedi ağlayarak.

Önce kan alındı sonra idrar. Örnekler tahlil için gönderilip serum takıldı. Güzel kız..Göz bebekleri nasıl büyümüş. Doktor "bu gece buradasınız, sonra psikiyatriye sevk edeceğiz" dedi. Anne bitkin, acısı nasıl yakıyor yüreğini, akıttığı yaşlardan anlıyorum. Konuşmaya mecali yok, çaresiz gözlerle bakıyor doktora...

Neden mi yazıyorum bunları? Yaşadığımız fanusun ne kadar dışındayız sizce? Mesela ölüm. Her gün ölen bir sürü insanın haberini "aaa ölmüş" diye son derece normal karşılayarak okurken, gerçekten bize de uğrayacağının ne kadar farkındayız? Ne kadar farkındayız yaşadığımız en kötü günün bile bir başkası için nimet gibi güzel olabileceğinin? "An"ın değerinin ne kadar farkındayız. Kendimizle benzeşen, bütünleşik insanlarla doldurduğumuz fanus hayatımızda, ne kadar farkındayız fanusun dışında olanların? Ne kadar farkındayız yaşadığımız her 'an'a içten şükretmenin?...

Kız mı? İyi, merak etmeyin. Gece psikiyatri acil servisine sevk edildi. Sonra eve bıraktım onları. Psikiyatrik destek alarak kurtulmaya çalışacak.

Ben dönemedim gece evime. Anneme gittim. Ona sarılarak uyudum, uyuyana kadar sürekli şükrederek...

-Jass

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ara Ara Belki de Bulursun..